Sunday, May 01, 2005

The Accent Thing

Irkçı falan değilim elbet ama Fransızlar pek sevdiğim bir ulus değildir. "Hayatında kaç Fransız tanıdın ki?" derseniz "1 veya 2" derim ama olsun bu sevmememe engel değil. Üstelik Al Bundy'nin kutsallığına inanan bir birey olarak üstadın şu müthiş vecizesini de hatırlatmadan geçemeyeceğim:

"It is wrong to be French!!"

Herneyse, Fransızları sevmesem de Fransız kadınlar İngilizce konuştuğunda ölüp bitiyorum resmen. Allahım o ne şirinlik, o ne tatlılık, o ne "gel sık yanağımı"lık, o ne aksandır yarabbim?
2 sene önce Danone'da staj yaparken ne kadar mutluydum bilemezsiniz. Tek görevim yurtdışındaki firmalarla telefon görüşmesi yapmaktı ve Danone, Fransız bir şirket olduğu için de görüştüğüm firmaların çoğu Fransız oluyordu. Tabi arada öküz gibi seslere de rastlamıyor değildim ama genelde telefonları müthiş aksanlı Fransız ablalarımız açıyorlardı...ve daha birkaç saniye geçmeden hayallere dalıyordum ben bile...düşünsenize, Fransız, sekreter, aksan...ehueheu çok abazayım:P

Neyse işte o telefon görüşmeleri, özellikle de görüşme biterken şımarık kız çocuğu edasıyla "Bye Byeeee" demeleri ömrümün sonuna dek kulaklarımdan silinmeyecek.

Peki bütün bunlar nerden aklıma geldi...geçen Big Fish'i izliyordum ve Fransa'nın yetiştirdiği en ütopik kadınlardan biri olan Marion Cotillard da müthiş sevimli aksanıyla filmde boy gösteriyordu.

Yerim onu ben:)

0 Comments:

Post a Comment

<< Home